Sünnet, Hayatı Kur'ân'a Göre Yaşamaktır

Ali Rıza Demircan 2022-06-08

Sünnet, Hayatı Kur'ân'a Göre Yaşamaktır

Her bir peygamber gibi Hz. Muhammed (s.a.v) de Allah'ın buyruğu gereği kendisine itaat olunması için gönderilmiştir.

Bu sebeble O'nun, Kur'ân'ı açıklayıcı nitelikli emirleri, yasaklan ve onaylarına göre yasamakla mükellefiz. (1)

O'nun Sünneti'ni izlemek olarak ifadelendirebileceğimiz bu yükümlülüğümüze aykırılık kaos sebebi ve azab nedenidir. Kur'ân'ımızda söyle buyrulur:

"...Peygamberin buyruğuna karşı gelenler anarşiye düşmekten veya can yakıcı bir azaba uğramaktan korksunlar." (2)

Rabbimizin emri gereği Peygamberimizin Sünneti'ni izleyebilmek için Sünnet'i, işaret olunduğu üzere Kur'ân tarafından yönlendirildiğimiz örneklen­dirilmiş inançlar.

Bütünü ve hayat tarzı olarak anlamamız gerekmektedir. Böyle algılanmadığı takdirde Sünnetin dönemimizde olduğu gibi sakal bırakmak, selamlaşmak, hediyeleşmek, Şevval ayında oruç tutmak ve kurban kesmek türü belirli görevlere ınhasır ettirileceği açıktır.

Önemine binaen sevgili eşi Hz. Âişe (r.anhüm) annemizin anlatı mı ile özetlersek Peygamberimizin Sünnet'i, Kur'ân'ın uygulamasından ibarettir.(3) Nitekim Peygamerimiz sunacağımız hadîslerin den de öğrenileceği üzere dîn olarak yaşanması gereken buyrukları Kur'ân aracılığıyla Allah'ın koydu­ğunu bildirmiştir:

"Şübhesiz Allah (sizler için) sı­nırlar koydu, onlan aşmayın. Gö­revler yükledi, onlan yapın. Ya­saklar koydu, onlan da çiğneme­yin. Unuttuğu için değil ama size rahmet olması için pek çok alanı da özgürlüğünüze açtı, onlan da sınırlamayın." (4)

Kur'an kişisel hayatın yanı sıra ahlakî, siyasi ve ekonomik yönleriyle toplumsal hayatı ve O'nun organizasyonunu da içerdiğine göre Sünnet'i anlamamız gerektiği şekliyle enginliği içinde kavramalıyız. Bunun için Kur'ân'ın genişçe bir fihristine veya bir hadîs kaynağı­nın ana bölüm baslıklarına bakma­mız yeterlidir.

Mesala Buhari'nin Sahihi namazdan oruca, nikahtan boşanmaya, ticari işlemlerden şirketleşmeye, yargıdan yönetim ilkelerine, yemek içmekten giyime ve görgü kurallarından ceza yasalarına kadar 97 kitabı ihtiva etmektedir ki Sünnet'in hayatı bütünüyle kucaklayıcılığını göstermektedir. Buradan haraketle Sünnet'i şöylece de tanımlayabiliriz.

"Sünnet, Hz. Peygamber'in inanç, ibâdet, tebliğ, eğitim, ahlâk, hukuk, siyaset ve ekono­mi gibi alanlarda kişisel ve top­lumsal hayatı yönlendirici Kur'ân merkezli buyruklaruve onaylandır."    

Bu tarif ışığında şöylece örneklendirmeler yapabiliriz:

Sünnet, Allah'a inanılmasını, emirleri ve yasaklarına uyularak yalnızca O'na ibâdet edilmesini emreder. O'nun yasalarıyla çatışan kişilere, ilkelere ve kurumlara meşruiyet tanınarak O'na ortak ko­şulmasını yasaklar.

Sünnet, insanların örneğin can, dünya ve âhiret mal, dîn ve ifade özgürlüğü gibi haklar ve hürriyetlerini korumalarını, bu uğurda gerekirse ölüme atılarak sehîd olmalarını ister. En büyük cihadın zâlim yönetimlere karsı hakkı haykırmak ve savaşmak, olduğunu bildirir.

Sünnet, toplumsal hayatın" adalet, liyakatlileri görevlendirme ve danışma-seçim kurallarına göre yapılandırmasını öngörür.

Sünnet, bütün sözlerin, davra­nışların, islerin ve de kılık kıyafet­lerin güzelleştirilmesini, güzellik ölçüleri olarak da Kur'ânî buyruk­ların, ilmî verilerin ve insanlığın ortak kabulleri olan (maruf) de­ğerlerin kullanılmasını öğütler.

Sünnet, Kur'ân ve akıl çizgisin­de dıs görüntülerin mükemmelles-tirilmesi gereğini, Allah'ın rızası hedeflenerek de rûh dünyamızın geliştirilmesi lüzumunu vurgular.

Sünnet, adalet, kazanmak ve cinsel tatmin gibi mesrû amaçların zâlim şiddet, faiz, içki-kumar-fuhuş işletmeciliği, emeği sömürü, zina ve eşcinsellik gibi gayr-ı mes­rû araçlarla değil yalnızca halâl yollarla gerçekleştirilmesini yasa­laştırın

Sünnet, iradeleriyle atılım yapa­rak bedenî, ilmî, malî ve estetik güç kazananların ve bu güçleriyle bansa ve yarar saglayıa islere yö­nelenlerin Allah katında daha ha­yırlı ve sevgili olduklarını duyurur.

Sünnet, Kur'ânî doğruların ve il­mî gerçeklerin belirlediği alanlar dışında yabana topluluklara ben­zer olmaktan ve onlan kültürel, si­yasî ve hukukî sahalarda müminler özerine egemen kılmaktan şiddet­le kağnı imasını ilkeleştirir.

Sünnet, bütün nimetlerin Al­lah'ın ikramı olduğunu bildirir. Büyüklük duygularına kapılmaksızın sade ve mütevazı yaşanmasını, vermeyenlere vererek, gelmeyen-Mere giderek ve hata edenleri ba­ğışlayarak erdemli bir hayat sürül­mesini tavsiye eder.

Sünnet, dünya hayatını âhiret amaayla yasamaya yöneltir, güzel ameller ve dualarla Cennet'e er­meyi ve Cehennem'den korunmayı gayeleştirir.

Yukanda hadîs kaynaklarından devsirerek Allah'ın Elçisi Hz. Mu-hammed'in Sünnet'i olarak vasi­liğimiz amelleri, Kur'ân'dan hare­ketle Kur'ân'ın emirleri-ögütleri ve yasaklan olarak da niteleyebiliriz. Çünkü Sünnet Kur'ân'ın açıklaması ve uygulamasıdır. Bunun içindir ki, Peygamber'e itaat Allah'a itaat olmuştur:

"Kim Peygamber Muhammed'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirenlere gelince; Biz seni onlara bekçilik yapman için göndermedik." (5)

Sünnet'in Kur'ân'ın açıklaması ve uygulaması olduğu gerçeğine Kur'an-ı Kerim'de sıkça vurgu yapılmaktadır. Misal olarak sunacağımız ayetlerde şöyle buyurulmaktadır.

"... Biz sana bu uyana Kitabı, insanlara kendilerineindirile ge­len mesajı iyice açıklaman için gönderdik. Böylece belki düşü­nürler." (6)

" Onların arasında Allah'ın in­dirdiklerine göre hükmet ve onların arzularına uyma ve onlar­dan sakın ki Allah'ın sana indir­diğinin bir kısmından seni uzaklaştırmasınlar..." (7)

Sünnet'i Kur'ân çizgisinde hayatı İslamlaştırma program olarak  göremeyenlerin onu değinildiği gibi kılık kıyafet ölçülerine ve nafile ibâdetler dizisine indirgemeleri kaçınılmazdır. Bu tür bir anlayış ise Hz.Peygamber'i hayattan dışla­maktır.

Kültürel ve siyasî arenada ente­lektüel olarak görülenleri dahil sevgili Peygamberimize bağlılık arzeder görünen müminlerin çok önemli bir bölümü cehaletleri se­bebiyle bu dışlama cinayetini işleyebilmektedir. Çünkü dînî eğitim ve öğretim kurumlarımız, cami içi kültürümüz, tarîkatlerimiz ve ge­lenekselleşen Sünnet anlayışımız bu dışlayıcı ortamı beslemekte ve bizi hayatımızın büyük bölümünde Şanlı Peygamberimizin önderli­ğinden yoksun bırakmaktadır. „  

Sünnet'in Kur'ân'ın açıklaması ve uygulaması olarak algılanamaması Hz.Peygamber adına sözler uydurulmasına ve Sünnet'e Kur'ân'la çelişen anlamlar yüklenmesine de sebeb olmuştur ki, bu durum pek çok problemimizin kay­nağını oluşturmaktadır. Oysa ki Sevgili Peygamberimizin kendisi­ne aidiyeti ve anlamı üzerinde itti­fak edilmiş hiç bir sözü, isi ve tas­vibi yoktur ki Kur'ân'la örtüsme-sin.

Cümlemize Kur'ân-Sünnet çizgi­sinde mutlu bir hayat diler, mesajımızı bir âyetle bitiririm:

"Allah ve Peygamberi bir konu­da hüküm verdikten sonra artık mümin bir erkek ve kadının ken­dileriyle ilgili konularda tercih serbestisi yoktur. (Bu hakkı ken­dinde görerek) Allah'a ve Pey­gamberine isyan eden kimse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur." (8)
------------------------------------------

(1) Nisa 64, (2) Nur 63, (3) İ. KesirNûn5, (4) İ. Kesir Bakara 23O, (5) Nisa 8O, (6) Nahl44, (7) Maide 49, (8) Ahzab36

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0